Içinde Yaşadığım Deri

İçinde Yaşadığım Deri: Derinin Simgesel Anlamları ve Pedro Almodóvar’ın Filmi

Deri, insan vücudunun en dış katmanını oluşturan, koruyucu bir organdır. Fiziksel olarak bizi dış etkenlerden korurken, aynı zamanda psikolojik olarak da kimliğimizi ve kişiliğimizi yansıtır. Derimizin rengi, dokusu ve görünümü, diğer insanlarla olan ilişkilerimizi şekillendirebilir.

Pedro Almodóvar’ın 2011 yapımı İçinde Yaşadığım Deri filmi, derinin bu simgesel anlamlarını ustalıkla kullanarak, insanın kimlik ve kişilik kavramı üzerine düşündürücü bir hikaye anlatıyor. Film, bir plastik cerrahın, bir kazada vücudunun büyük bir kısmı yanan karısına yeni bir deri yaratma çabasını konu alıyor. Ancak bu çaba, cerrahın karısına olan aşkı, intikamı ve obsesifliği ile iç içe geçerek, karanlık bir hal alıyor.

Deri ve Kimlik

Filmin baş karakteri Dr. Robert Ledgard, karısı Vera’nın bir trafik kazasında yanarak vücudunun büyük bir kısmını kaybetmesi üzerine, ona yeni bir deri yaratmaya karar verir. Ledgard, uzun yıllar süren araştırmalar sonucunda, domuz ve insan derisinin bir karışımından oluşan bir deri üretir. Ancak bu deri, Vera’nın vücudunu kabul etmez ve onu öldürür.

Ledgard, Vera’nın ölümünden sonra, ona olan aşkı ve intikamı ile yeni bir deri yaratmaya devam eder. Bu kez, Vera’nın kazada yaralanmasına neden olan adamın kızı Norma’yı kullanarak, onu yeni deriyle kaplar. Ledgard, Norma’nın vücudunu Vera’nın vücuduna benzeterek, onu Vera’nın yerine koymak ister.

Ledgard’ın bu çabası, onun kimlik kavramıyla olan ilişkisini de ortaya koyar. Ledgard, Vera’yı kaybetmenin ardından, kendi kimliğini de kaybetmiş gibi hisseder. Vera’nın yerine Norma’yı koymaya çalışması, onun Vera’yı yeniden kazanma ve kendi kimliğini yeniden kazanma çabasıdır.

Deri ve Obsesiflik

Ledgard’ın kimlik kavramıyla olan ilişkisi, onun obsesifliğiyle de iç içe geçmiştir. Ledgard, yeni deriyi yaratma konusunda o kadar takıntılı hale gelir ki, Norma’nın hayatını tehlikeye atar. Ledgard, Norma’nın vücudunu sürekli kontrol eder ve onun hareketlerini sınırlar.

Ledgard’ın obsesifliği, onun geçmişinden gelen travmalarla da ilişkilidir. Ledgard’ın karısının ölümünden sorumlu tuttuğu adam, Ledgard’ın çocukluğunu da etkilemiştir. Ledgard, bu adamın Norma’ya zarar vermesinden korktuğu için, onu sıkı bir kontrol altında tutmaya çalışır.

Sonuç

İçinde Yaşadığım Deri, derinin simgesel anlamlarını kullanarak, insanın kimlik ve kişilik kavramı üzerine düşündürücü bir hikaye anlatıyor. Film, insanın fiziksel ve psikolojik kimliğini birbirinden ayırt etmenin zorluğunu ortaya koyuyor. Aynı zamanda, insanın geçmişinden gelen travmaların, onun kişiliğini nasıl şekillendirebileceğini gösteriyor.

Film, eleştirmenlerden olumlu yorumlar aldı ve birçok ödül kazandı. Filmin başrol oyuncusu Antonio Banderas, performansıyla En İyi Erkek Oyuncu Goya Ödülü’nü kazandı. Film, ayrıca BAFTA En İyi Yabancı Dilde Film Ödülü’nü kazandı.

Filmin Simgesel Unsurları

Filmde deri, sadece fiziksel bir organ olarak değil, aynı zamanda bir simge olarak da kullanılıyor. Filmde deri ile ilişkili olan bazı simgesel unsurlar şunlardır:

  • Yeni deri: Yeni deri, yeni bir başlangıç, iyileşme ve yenilenmeyi temsil eder. Ledgard, Vera’nın ölümünden sonra, yeni deriyi yaratarak, Vera’yı yeniden diriltmek ve geçmişteki acılarından kurtulmak ister.
  • Yanık deri: Yanık deri, acı, travma ve ölümü temsil eder. Vera’nın yanık derisi, onun yaşadığı trajediyi ve Ledgard’ın onu kaybetmenin acısını yansıtır.
  • Norma’nın deri: Norma’nın deri, Ledgard’ın tutkusunu, obsesifliğini ve kontrolünü temsil eder. Ledgard, Norma’nın derisini Vera’nın derisine benzeterek, onu Vera’nın yerine koymaya çalışır.

Filmin Eleştirel Analizi

İçinde Yaşadığım Deri, insanın kimlik ve kişilik kavramı üzerine düşündürücü bir filmdir. Film, insanın fiziksel


Yayımlandı

kategorisi